Sunday 18 December 2016

Ne zaman kar yağsa akla Juventus gelir..

Şimdiye kadar 2 kez Juventus maçına gittim ve ikisi de şans eseriydi. 

İlki 02.12.2003 tarihinde Dortmund'da oynadığımız maç. 


UEFA İstanbulda yaşanan terör saldırıları nedeniyle maçın tarafsız sahada oynanmasına karar vermişti. Başta UEFA'nın bu kararına kızmıştım, fakat maçın (kulübümüzün isteğiyle) Dortmund'da oynanacağını duyduğumda çok mutlu oldum. Sonuçta Dortmund pek de tarafsız sayılmazdı. Ayrıca orası hem evimize yakındı hem de daha önce uğurlu gelmişti.




Bu maçta da 3 yıl önceki maçta olduğu gibi müthiş bir taraftar desteği vardı. Stadın içi de dışı da Sami Yen'e çevrilmişti. Borussia Dortmund ile oynadığımız maçla ilgili yazımın sonunda yazdığım gibi stadın ismini Ali Sami Yen olarak değiştirmiştik.
Taraftar gibi, takım da üzerine düşeni yapmıştı ve Hakan Şükür'ün attığı gollerle 2-0 kazanmıştık.


İkinci maç ise o malum karlı maç (11.12.2013). Eşim hasta olduğu için salı günkü maça gidemedik. Londra'dan İstanbul'a dönmemizin sebeplerinden biri Galatasaray maclarına gitmekti, ama biz gidemiyorduk. Öylesine bir maç da değil hani, Şampiyonlar Ligi maçıydı. Pek trip atma huyum yoktur (kendisi bu konuda ne düşünür bilmem ama) o gün attığım tribi başka gün atmamışımdır. Gidemediğimize inanamıyordum. Maçı televizyondan izlemek zorundaydım. Kar yağışından dolayı ertelendiğide dünyalar benim oldu. Gitmek için bir fırsat doğmuştu..

Tam sevinmişken, maçın ertesi gün erken saatte oynanacağını öğrendik. O gün benim yeni işyerimdeki ilk günümdü. Öncelikle halletmem gereken bir kaç eksik evrak vardı. Neyseki eşim iyileşmişti ve önce kan grubumu öğrenmek için Beşiktaş'ta bir hastaneye gittik. Hollanda'da doktor kan grubumu öğrenmemin gereksiz olduğunu söylediği için o yaşıma kadar kan grubumu öğrenememiştim. Sonra banka hesabı açmak için Bebeğe gittik. Hesabı açtıktan sonra da evrakları teslim etmek için Mecidiyeköy'deki işyerine gittik. Maç saatine az kalmıştı. Bütün sabah karda dolaşmaktan ayakkabılar su içindeydi. İşyerine vardığımda patron, herşey tamamsa başlayabilirsin dedi. Ama maç var.. "Az önce kan testi yaptırdığım için kendimi iyi hissetmiyorum o yüzden çalışamam. Yarın başlasam?" dediğimde tamam dedi. Derin bir oh çektikten sonra hemen eve fırladık, ayakkabılarımızı değiştirdik ve stada gittik. Ayakkabıları değiştirmiştik, ama stada varana kadar bunlar da sırıl sıklam olmuştu. 

O gün Ali Sami Yen Spor Kompleksi tam anlamıyla bir spor kompleksiydi. Futbol sahası dışında buz pisti ve havuz da vardı. Düşüp bir yerimizi kırmadan stada girmeyi başardık. Hayatımda o kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum. Neyseki Sneijder golümüzü attı ve bir kaç saniyeliğine soğuğu unuttuk.

Staddan çıkmak da ayrı sorundu. Merdivenlerin üstü buzlanmıştı. O kadar insan zor şartlara rağmen gelmişti, ama sorumluların aklına merdivenleri temizlemek gelmemişti herhalde. Birbirimize tutuna tutuna çıktık merdivenleri. Birimiz düşse hepimiz yuvarlanırdık. Eve vardığımızda ayaklarımız yara olmuştu. Yaralar bir kaç gün geçmedi. Ayrıca hem soğuktan hem bağırmaktan boğazlarımız da ağrımıştı, ama değdi. O gün o şartlarda maça gitmek delilikti belki, ama yine olsa yine giderim. Tabi passolig kaldırılsa.. 

No comments:

Post a Comment