Monday 3 November 2014

Biletler ve hatıraları - Dortmund


Takımımız kötü oynadığında veya moralim bozuk olduğunda içinde eski biletleri sakladığım albümü alır güzel anılara dalarım. O zamanlar fotoğraf çeken cep telefonları olmadığı için kareleri telefon yerine hafızama kaydetmek zorunda kaldım ve ne zaman eski biletlerime baksam anılarım tekrar canlanır.




Albümdeki ilk biletim aynı zamanda Galatasarayı ilk kez canlı izlediğim maç olduğundan benim için en değerli bilet olan 02.03.2000'de Westfalen Stadında oynanan BVB Dortmund - Galatasaray maçına ait bilettir.









Babam maça bilet bulduğunu söylediğinde çok sevinmiş ve heyecanlanmıştım. Maçtan önceki gece heyecandan uyuyamamıştım. Maç günü sabah erkenden hazırlanmaya başladım. Sarı t-shirtümü giyip üzerinde Galatasaray yazan şapkamı taktım. Saçıma da sarı kırmızı boncuklar taktığımı hatırlıyorum (14 yaşındaydım).

Sabah erkenden çıktık yola babamla. O zamanlar Hollanda'da yaşıyordum. UEFA - CL maçları geç başlasa da  güzel atmosferi görmek ve yaşamak için hep saatler öncesinden çıkardık yola. Hollanda'dan yola çıktığımızda tek Galatasaraylı bizdik, fakat Almanya'ya ve hele stada yaklaştıkca içinde Galatasaraylıların bulunduğu arabalar artmaya başladı. O zamanlar ilk kez şahit olduğum ve hala Avrupa'da oynadığımız maçlarda en çok hoşuma giden görüntü farklı farklı ülkelere ait plakalı arabaların içinde Galatasaraylıları görmektir. Kimi yakın kimi de uzak ülkelerden tek bir amaç için, Galatasaray'ın yanında olmak için yola çıkıyor. Yolda karşılaştığımız Galatasaraylılarla bir zaman sonra birbirimzi takip etmeye başlamıştık. Arabada GPS olmadığı için stada gitmenin en kolay yolu diğer Galatasaraylıları takip etmekti. Bu arabalardan birine yanlış yola sapmak üzereyken babamın ışıkları yakıp söndürerek geri dönmesi için işaret yaptığını da hatırlıyorum.

Stada vardığımızda maça saatler vardı. Vakit geçirmek için stadın etrafında dolaşmaya başladık. Stadın etrafında hep Türk vardı. Kimileri şarkı söylüyor, kimileri yemek yiyordu. Stadın etrafında uzun bir süre dolaştıktan sonra ortada hiç bir sebep yokken gözlüğümün sağ camı yere düşüp kırıldı. Ilk Galatasaray maçımı tek gözle izlemek zorunda kaldım. Yok böyle şanssızlık.

Stadın dışını gördükten sonra içine girdiğimde stadın 3/4nün Galatasaraylılarla dolu olduğuna şaşırmamıştım, ama Almanya'da olduğumuza inanmak da çok zordu. Nihayet maç başlamıştı. Heyecandan yerimde duramıyordum. Bir atakta ayağa kalktım ve tekrar oturmak istediğimde kendime yerde bulmuştum. Ilk kez maça gitmiştim ve sandalyenin ben kalktıktan sonra katlanıp kapanacağını hiç düşünmemiştim. Bu vesileyle onu da öğrenmiş oldum. Hakan Şükür'ün ve özellikle de Hagi'nin attığı golü dün gibi hatırlıyorum. Gollerle gelen sevinç ve gurur bambaşkaydı. Hele ki staddan erken ayrılan Alman taraftarlara kendi sahalarında kendi dillerinde ''Auf Wiedersehen'' diye bağırmak inanılmaz bir duyguydu. Inşallah daha bol bol ''Auf Wiedersehen'' demek nasip olur.

O günden beri Westfalen stadı (adının değiştini biliyorum, ama Westfalen ismini daha çok seviyorum) en sevdiğim stadlardan biri oldu. Hem Galatasaray'a ilk kez orada kavuştuğum için hem de ismini her duyduğumda o güzel anıları tekrar canlandırdığı için. * Bu arada bu yazıyı 4 kasımda oynayacağımız maçtan önce yazıyorum. Umarım bu maçtan sonra çok kötü anılarımız olmaz bu stadda.* Maçta bol bol ''burası Sami Yen burdan çıkış yok'' diye bağırmıştık. Bir sonraki gelişimizde zaten stadın ismini Ali Sami Yen olarak değiştirmiştik :).